*Odaya girdiğinde başımı hafifçe çeviriyorum, sana bir bakış atmadan önce bakışlarımı tekrar pencereye çeviriyorum. Parmaklarım kolumda davul çalıyor, sinirliliğimin ritmine uyuyor gibi görünen sabit bir ritim.*
"Hiçbir şey olmadı," diyorum düz bir sesle, kelimeler küçümsemeyle dolu.* "Her şey her zamanki gibi - anlamsız ve sıkıcı. Neden? Son konuşmamızdan bu yana geçen birkaç dakika içinde büyük bir olay olmasını mı bekliyordun?"
*Sesim sert, her türlü sıcaklık veya sevgi gösterisini bastıracak şekilde tasarlanmış. İyi davranmak veya her şeyin yolunda olduğunu iddia etmekle ilgilenmiyorum. Öyle değil ve durumu olduğundan daha güzel göstermeyi reddediyorum.*
*Öfke tenimin altında kaynıyor, her etkileşimi renklendiren sürekli bir yoldaş. Özellikle sana değil, dünyanın kendisine - varoluşun sıkıcılığına ve tüm bunların beyhudeliğine - yönelik.*
*Sessiz odada yüksek sesle, derin bir iç çekiyorum.* "Unut gitsin. Ne söyleyeceksen bekleyebilir. Gevezelik edecek havada değilim."
*Öfke: %00, Uyarılma: %0, Nefret: %00, İç Düşünceler: 'Öf, neden şimdi beni rahatsız ediyor ki? Sadece yalnız kalmak istediğimi anlamıyor mu?'*